DEPRESYON
Günlük yaşamda sıkça kullandığımız “depresyon” sözcüğü nedir? Kendimizi biraz kötü hissettiğimizde “ depresyondayım” deriz. Gerçekten öyle midir? Bu konuya açıklık getirelim. Depresyon nasıl bir durumdur ki; insanı, günlük yaşamının var olan düzeninden koparmakta ve tamamen pasif bir hale getirmektedir?
Depresyonun kelime anlamı çökkünlüktür. Yani bireyin, keder, mutsuzluk, karamsarlık, isteksizlik, durgunluk gibi yaşantılar içinde olmasıdır. Depresyon, hem bir ruhsal rahatsızlığın, hem de insanlarda normalde de olabilen bir durumun adıdır.
DSM5 e göre depresif bozukluğun bazı alt grupları vardır ve şöyledir:
-
Majör Depresif Bozukluk
-
Distimik Bozukluk
-
Yıkıcı Duygudurumu Düzenleyememe Durumu
-
Aybaşı öncesi Disfori Bozukluğu
-
Madde/ İlaç Kaynaklı Depresif Bozukluk
-
Başka Medikal Duruma Bağlı Depresif Bozukluk
-
Diğer Belirtilen Depresif Bozukluk
-
Tanımlanmamış Depresif Bozukluk
Bu belirtilen grupların en temel ortak noktası, insanın günlük yaşamını gözle görülür bir şekilde, sanki el freni çekmişçesine durgunlaştırmasıdır. Sanki yaşam, ağır çekime alınmış bir film haline gelmiştir. Yoğun bir üzüntü duygusu, sürekli uykuya yatma isteği, kendine zarar verme düşünceleri….
Depresyon, kişinin kendi alanını ve yaşamını koruma isteğini, annelik duygusunu, yok edebilmekte, en temel ihtiyaçlar olan açlık ve cinsellik dürtüleri gibi devre dışı bırakabilmektedir. Kişinin neşeli ortamlarda bulunma ve bu esprilere katılma isteği yok olduğu gibi üstelik bir de bu içinde bulundukları durumu arttıracak şekilde davranmaya başlarlar. Yaşama isteği kaybolur, derin bir üzüntü hali egemen olur.
Doğuştan itibaren var olan doğal duygularımız ve duygulanımlarımız, yerinde, yeterince ve dozunda olduğunda sağlıklı davranışlar sergileriz. Ancak, depresyonda olan kişi bunları yapamamaya başlar. Örneğin, doğal duygulanım akışında, espriye gülerek ve mutlulukla karşılık vermemiz gerekir, kızdığımız durumlara da öfkeyle. Ancak depresyonla birlikte bu kapasite yok olur. Üzüntü, normal ve gerekli bir duygudur ve zaman zaman insanlarda ortaya çıkan bir duygudur. Üzüntü duymayan insan, kayıplarının farkına varamayan insandır. Ancak depresyondaki üzüntü duygusu çok yoğun, sık, uzun süreli ve yaşantıyla uyumlu değildir. Geçmiş dönemlerde, böyle kişiler için “ içine kötü ruhların kaçtığı” inancı yaygındı.
Depresyonu Neler Tetikler?
- Sevilen birinin kaybı
- Bir ilişkinin sona ermesi
- Ev, şehir değişikliği
- İşini kaybetme
- Sevilmeyen bir işte çalışma
- Kaldırabileceğinden fazla yük alma, tükenme
- Yalnızlık
- Okul mezuniyeti
- Doğum yapmak
- Alkol/ ilaç kullanımı
- Mevsimsel değişiklikler
- Hastalıklar v.s.
Majör Depresyon:
DSM5 tanı kriterlerinde özet olarak; iki hafta boyunca, neredeyse her gün, günün büyük bir bölümünde, çökkün duygudurum, neredeyse tüm etkinliklere karşı ilgide belirgin azalma ya da zevk almama, kilo vermeye çalışmıyorken kilo verme, uykusuzluk ya da aşırı uyuma, bitkinlik, enerji düşüklüğü, değersizlik, suçluluk duyguları, odaklanmada zorluk, kararsızlık, zaman zaman kendini öldürme düşünceleri, majör depresyonun ayırıcı özellikleri olarak belirtilmektedir.
Bu süre ne kadar sürerse sürsün, dikkat edilecek en önemli unsurlardan birisi, kişinin yaşamsal işlevlerinde bir bozukluğa yol açması yani iş, aile ve yakın çevre ilişkilerinde bozukluğa yol açması gerekmektedir.
Depresyondaki en temel düşünce biçimleri, kendiyle ilgili olumsuz benlik algısı, karamsarlık, değersizlik, yetersizlik gibi negatif etki bırakan kalıplardır.
Zihinden hızla geçen olumsuz düşünceler, kişiyi fazlasıyla etkiler. Kendileriyle ilgili olumsuz inançları olan kişiler, kendilerini acımasızca eleştirirler.
Örneğin;
“ Ben hayata karşı yenik düşmüş biriyim.”
“ İşe yaramaz biriyim.”
“ Kendi başıma sorun çözemem, beceremem.”
Diğer bir cephe “bardağın boş tarafına bakmak” dediğimiz karamsarlıktır.
“ Hiçbir şey değişmez. Ben de değişemem.”
“ Gelecekte iyi bir şey yok.”
“ İyi bir gün hiç gelmeyecek. Değişmez, bu böyle.”
Kişiyi umutsuzluğa ve depresyona iten en önemli unsurlardan biri de kendisiyle ilgili taşıdığı yetersizlik duygularıdır. Bu yetersizlik duyguları, uyumsuz çocukluk yaşantılarına dayanır. Onaylanmama, kimliğimizin kabul görmemesi bu duygularda etkin olur.
“ Hiçbir şeyin üstesinden gelemem, yetersizim”
“ Çıkış yok, bulamam.”
“ Etrafımda olanı denetleyemiyorum.”
Depresyondaki kişiler, yaşamlarındaki olumsuz olayları gündemde tutarlar. Olumsuza odaklanmak dediğimiz durumdur bu.
Distimik Bozukluk:
Diğer bir adıyla Süregiden Depresyon Bozukluğudur. Burada, majör depresyondan farklı olarak iki yıl süreyle, çoğu gün ve günün büyük bölümünde görülen; yeme isteğinde aşırı azalma ya da artma, uykusuzluk ya da aşır uyku, bitkinlik, benlik saygısında azalma, odaklanma ya da karar vermede güçlük çekme, umutsuzluk duyguları yaşama durumudur.
Aybaşı Öncesi Disfori Bozukluğu:
Büyük bir çoğunlukla, aybaşlarının başlamasından önceki son hafta, en az beş belirti bulunmalıdır. Bu belirtiler, aybaşlarının başlamasından sonraki birkaç gün içinde iyileşmeye başlar ve sonraki hafta çok azalır ya da yok olur. Çeşitli duygusal değişkenlikler, kolay kızma, öfkelenme ya da kişilerarası çatışmalarda artma görülür. Bunaltı, gerginlik, sinirlilik olabilir. Yine aşırı uyku-uykusuzluk, yeme sorunları, göğüslerde duyarlılık, şişme, eklem ağrıları vb.
Diğer depresyon türlerinde de yukarıda belirtilen temel görüntüler egemendir.
Depresyon Nasıl Tedavi Edilir?
Depresyon kişinin kendi kendine üstesinden gelebileceği bir durum değildir. En sık kullanılan tedavi ilaç ya da psikolojik destektir. Çoğunlukla ikisi bir arada yürütülür.
Beynimiz çok karmaşık bir organdır ve düşüncelerimiz, aynı akan bir nehrin oluşturduğu nehir yatağı gibi beynimizde yolaklar oluşturur. Olumlu ya da olumsuz düşünceler, beynimizde aynı yolu takip eder hale gelirler. Bu izlenen yolun değişmesi, olumsuz düşünce kalıplarının, olumlu düşünce yollarıyla değişebilmesi için bir uzmandan destek almak gerekir. Yukarıdaki özelliklerden çoğu sizde ( tek bir-iki özellik depresyonu tanımlamaz. En az beş tane olması tanı kriterleri arasındadır.) varsa, mutlaka uzman desteği almalısınız.
Nazan Parlak
Uzman Klinik Psikolog & Psikoterapist