top of page

PANİK ATAK NEDİR? NASIL TEDAVİ EDİLİR?

Panik-atak tek başına bir hastalık değildir. Kaygı bozukluğu içinde yer alan “ panik nöbeti”, diğer bir deyişle “atak” durumunu her insan hayatının bir döneminde yaşar. Bunu bozukluk haline getiren, her an bunu yaşayacakmış gibi endişe duymak ve bundan kaçınmak için değişik eylemlerde bulunmaktır.

Yaşam boyu en az bir panik nöbeti geçirme olasılığı %10 olarak bulunmuştur. Panik bozukluğunun genel nüfusta yaşam boyu yaygınlık oranı %1-2 olarak bildirilmektedir ve kadınlarda erkeklere oranla iki kat fazla görülmektedir. Panik bozukluk, genellikle geç ergenlik ve erken yetişkinlik dönemlerinde başlar. Bazı bilgilere göre, panik bozukluğun başlangıcında psikososyal stres faktörlerinin bulunduğu göze çarpmaktadır.

Panik nöbetleri ( panik atak) sırasında kişide yoğun bir korku ve uyarılma durumu vardır. Ne zaman yaşanacağı belli olmayan bu korku nöbetinin sonunda, kişi bunu düşünmekten yorgun düşer. Kaygılar o kadar yoğun olur ki sık sık hastaneye gidip kontrol yaptırma isteği hakim olur. Öyle ki geceleri de hastanelerin acil servislerine başvurulur. Panik atak yatıştıktan sonra, kişinin en önemli korkusu yeniden bu durumu yaşayıp yaşamayacağı, yaşayacaksa nerede gibi sorular olur. Dolayısıyla yalnız olmaktan korku egemen olur. Tek başına bu nöbet geldiğinde, yakınlarına haber veremeyeceğinden doğan endişe gittikçe büyüyen bir hal alır.

Panik atak sırasında pek çok fizyolojik belirti olur. Bunlar:

  • Çarpıntı

  • Soluk alamıyor gibi olma, boğulma duygusu

  • Terleme, titreme

  • Uyuşma, ellerde ayaklarda soğuma hissi, karıncalanma

  • Bulantı, karın ağrısı, mideye tekme yemişlik hissi

  • Sık sık idrar yapma

  • Tansiyon yükselmesi

  • Baş dönmesi, sersemlik hissi, bayılacakmış gibi olma hissi

  • Göğüs sıkışması

  • Gerçekdışı algılar, sanki orada değilmiş gibi.

Bu panik atak ( panik nöbeti) genellikle 10-15 dakika sürer, şiddeti gittikçe azalır. Bu belirtilerin yanı sıra, kişiye şiddetli bir biçimde “ölüm korkusu”,  “ delirme, aklını yitirme” duygusu ya da “ kontrolünü kaybetme” korkusu hakimdir. Yanında hep güvendiği birilerinin olmasını ister. Bu durum kişinin hem kendi yaşamını, hem de etrafında bulunan kişilerin yaşamını zora sokar. Bir bağımlı olan, bir de bağlanılan vardır.

Panik nöbetlerinin ( panik atak) ne zaman ve nerede geleceği belli değildir. Ve bir kez geçirildikten sonra, bir daha ne zaman olacağı konusunda bir tetikte kalma hali mevcut olur. Panik atak belli durumlarda olmaya başlamışsa, kişi hep bu durumdan kaçınacak şeyler yapmaya başlar. En fazla da açık alana çıkmakla ( agorafobi) ilgili panik nöbetleri yaşanır.

Panik nöbeti ( panik atak) kesin tanısı için, bir ay içinde birkaç kez ağır nöbet geçirmiş olmak gerekir. Ayrıca dış bir tehlikenin olup olmadığı da önemli bir kriterdir. Çünkü korku da bizim için gerekli bir duygudur. Yine her zamanki gibi bunun ölçüsü yerinde ve yeterince olmasıdır. Gerçek korkularla, gerçek olmayan korkuları burada ayırmak gerekir. Eğer bir bahçede otururken, karşımıza yırtıcı bir hayvan çıkıyorsa, bundan korkmak kadar doğal bir duygu yoktur. Ancak yolda yürürken, karşımıza aynı yırtıcı hayvan çıkacakmışçasına korku duymak, dış tehlikenin olmadığı bir durumu işaret eder.

Vücudumuzun doğal dengesinde, bir tehlikeye karşı üç ayrı şekilde tepki vermek vardır. Bunlar savaşmak, kaçmak ve donarak kalmaktır. Bir tehlike olmadığı halde eğer beynimiz bu üç tepkiden birini veriyorsa, panik bozuklukta bunu dikkatle ele almak gerekir. Panik atak sırasında, bu fizyolojik belirtiler meydana geldiğinde vücudumuz bizi tehlikeyle savaşmaya hazırlamakta ve bu nedenle de adrenalin ve noradrenalin salgılamaktadır. Çünkü yapımız gereği bu hormonlara tehlike anında ihtiyacımız var. Aslında panik nöbeti ya da panik atak vücudumuzdaki yanlış alarm sinyalidir.

Yapılan araştırmalarda, panik atakların kişide bazı duygu ve düşüncelerin yoğunlaştığı dönmelerde ortaya çıktığı bulunmuştur. Bu tetikleyen duygular şöyle sıralanabilir:

  • Kişinin başkaları tarafından kullanıldığını düşündüğü zamanlarda,

  • Biri tarafından bırakılıp gittiği ya da gidileceği düşüncesinin olduğu zamanlar

  • Yalnızlık, kendi başına kalma hissi,

  • Küçük düşürüldüğü ya da aşağılandığını hissettiği durumlar

  • Çaresizlik, kendini sıkışmış hissettiği durumlar,

  • Öfke duyup da bunu dışarı yansıtamadığı, içine attığı durumlar

Panik bozuklukta bireyler beden duyumlarıyla biraz fazla ilgilenir hale gelirler. kaygılı düşünceleri çağrıştıran bilgileri daha fazla gündeme getirip, daha fazla araştırma yaparlar. Örneğin; televizyonda sağlıkla ilgili bir haberden bahsedilse, derhal kendinde bunun belirtilerini arama yoluna giderler ve çoğunlukla da buna benzer belirtiler bulurlar. Ardından beden duyumlarına odaklanırlar, sonrasında sıkışma hissi ya da terleme ve çarpıntı sonrası atak geçirilir.

Panik bozukluğu olan kişilerin meydana gelebilecek ihtimallerle ilgili abartılı öngörüleri bulunmaktadır. Örneğin;

  • Biraz başım döner gibi olursa bayılma ihtimalim çok yüksektir.

  • Eğer önlem almazsam, panik atak geçirdiğim için ölebilirim.

  • Bundan sonra geçireceğim panik atak hiç bitmeden devam edebilir.

Bu yargıların gerçeklik bağlantısı pek yoktur ve o anda da bunlar sorgulanmaz. Ancak panik ataktan bu güne kadar kimse ölmemiştir. 

 

Panik Atak Nasıl tedavi Edilir?

Panik nöbeti, kaygı bozukluğu tedavisi olan bir rahatsızlıktır. Bilişsel davranışçı terapiler, panik bozukluk tedavisinde etkilidir. Burada odaklanılan, kişinin yanlış inançlarının yeniden yapılandırılması ve düzeltilmesidir. Panik bozukluk hakkında detaylı bir şekilde bilgilendirme yapılmaktadır. Yanlış inançların yeniden yapılandırılmasının merkezinde, hastanın vücudundaki duyumları yanlış yorumlaması yatmaktadır.

Bu bağlamda, kişinin yapması gereken şeyler vardır. Bu belirtilerin izlenmesi, yapılması gerekenlerin başında gelir. Kaygı duyduğu düşünceleri tanımalı ve tanımlamalıdır. Bunun gibi beceriler, panik atak tedavisi sırasında adım adım izlenecek yollar arasındadır.

Eğitim, panik ataktan kurtulmanın en önemli ilk aşamasıdır. İkinci ve diğer önemli aşama kişinin kendine kaygı veren durumları tanıması ve anlamlandırmasıdır. Soluk alıp verme eğitimi de diğer bir aşamayı oluşturur.

bottom of page